Çağlayan; "3 haftayı geçen öksürük, öksürüğe balgam eklenmesi, birlikte kan tükürme veya öksürüğün şiddetinde değişiklik olması durumunda hastanın gecikmeden hekime başvurması gerekir. Bunun dışında 40 yaşın üzerinde sigara kullanan bireyler düzenli sağlık kontrolleri yaptırmalıdır."
MedAmerikan Tıp Merkezi uzmanlarından Doç. Dr. Benan N. Çağlayan; Akciğer kanseri belirtileri, nedenleri ve tedavi yöntemleriyle ilgili şu bilgileri verdi: Erkeklerde kansere bağlı ölümlerde birinci sırada yer alan akciğer kanseri için en önemli risk faktörü tütün kullanımı. Tütün kullanmayanlarda çok daha seyrek rastlanılan akciğer kanseri sıklığının sigara ile savaşta başarı kazanıldıkça azalması bekleniyor. Kendisi içmediği halde bulunduğu ortamda sigara içilen, yani pasif içici olarak adlandırılan bireylerde akciğer kanseri gelişme sıklığı, hiç sigara içmeyen ve pasif içiciliği olmayan bireylere göre daha yüksek. Sigara dışında genetik yatkınlık, günlük yaşamda karşılaşılan ve özellikle ev yapım malzemesi olarak kullanılan taş, toprak, çimentoda doğal olarak bulunan, radon gazı, bazı metal buharlarına maruz kalmak ve ülkemizin özellikle belirli bölgelerinde önemli bir halk sağlığı sorunu olan asbest gibi faktörler de akciğer kanserine neden olabilecek riskli durumlar.
Akciğer kanserinde erken tanı yaşam kurtarıyor. Tüm kanserlerde olduğu gibi akciğer kanserinde de erken tanı yaşamsal öneme sahip. Erken dönemde tanı konulan kanser olgularında uygulanan cerrahi ve diğer tedaviler ile yüz güldürücü sonuçlar alınıyor.
Erken tanı için nelere dikkat edilmelidir?
Akciğer kanserinin belirtileri öksürük, balgam çıkarma, kan tükürme, nefes darlığı, sırt veya göğüs ağrısı, kilo kaybı, ses kısıklığı olabilir. Akciğer kanserine yakalanan hastaların büyük çoğunluğu sigara içen bireyler olduklarından öksürük, balgam çıkarma, hırıltılı solunum gibi şikâyetler hasta tarafından genellikle sigaraya bağlanmaktadır. Bu durum hastalık belirtilerinin ihmal edilmesi ve teşhisin gecikmesi ile sonuçlanır. Gecikmeye yol açmamak için 3 haftayı geçen öksürük varlığında, önceden var olan öksürüğün karakterinin değişmesi durumunda (öksürüğe balgam eklenmesi, birlikte kan tükürme veya öksürüğün şiddetinde değişiklik olması gibi) hastanın gecikmeden hekime başvurması gerekir. Bunun dışında 40 yaşın üzerinde sigara kullanan bireyler düzenli sağlık kontrolleri yaptırmalıdır.
Akciğer kanserinde tanı nasıl konulur?
Klinik şüphe varlığında hekim kararıyla akciğer grafisi ve akciğerin bilgisayarlı tomografisi incelenir.
Gerekli durumlarda bronşa uygulanan bronkoskopi adı verilen endoskopik yöntemle biyopsi yapılarak tanıya ulaşılır.
Bronkoskopi ile ulaşılamayacak bölgeler için konunun uzmanı hekim farklı biyopsi yöntemlerini önerecektir.
Akciğer kanserinin tedavisi nasıldır?
Akciğer kanseri başlıca iki grupta ele alınır. Bu gruplar küçük hücreli kanser ve küçük hücreli olmayan kanserlerdir. Biyopsi ile bu ayrımın yapılması çok önemlidir. Çünkü bu iki grupta tedavi yöntemleri farklılıklar gösterir. Tedavi yöntemi üzerine etkili bir diğer faktör de tanı konulduktan sonra hastalığın evresini doğru olarak belirleyebilmektir. Hastalığın evresi; akciğerdeki asıl tümörün bulunduğu yer, tümörün boyutu, göğüs içerisindeki lenf bezlerine yayılım ve akciğer dışı organlara yayılım gibi faktörlerle belirlenir.
Evreyi belirleyecek farklı girişimler, farklı görüntüleme yöntemleri vardır. Örneğin kısaca EBUS denilen endobronşiyal ultrasonografi yöntemi, son yıllarda bu konuda çığır açmış bir yöntem olarak bilinir. Bu yöntemle bronkoskopik olarak bronşlara girilir, buradan ultrasonografi yapılarak lenf bezleri görülür ve lenf bezlerinin içerisinden numune alınarak inceleme yapılır. Bu yöntem evrelemenin yanı sıra birçok olguda tanı amaçlı da kullanılabilir. Tüm bu işlemler sonucunda akciğer kanserinin tipi, hastalığın evresi ve hastanın performansı gibi faktörler gözetilerek tedavi şekline karar verilir. Bu tedavi cerrahi girişim, kemoterapi ya da radyoterapi olabilir. Birçok hastada ise bu modalitelerin kombinasyonu tercih edilir.
Günümüzde erken tanı olanaklarının artmış olması, gelişen teknolojiyle birlikte cerrahi tekniklerin gelişmesi, radyoterapi alanında çok üstün cihazların kullanıma girmesi ve kemoterapi uygulamalarında daha etkin ilaçların kullanılması ve bunun da ötesinde kanser hücrelerinin genetik özelliklerine göre hedefe yönelik tedavi olanaklarının kullanılmasıyla, akciğer kanserinin tedavisinde eskiye göre daha yüz güldürücü sonuçlar alınabilmektedir. Ancak yukarıdaki tüm bilgilerin ötesinde, en önemli noktanın kanserden korunmak olduğu gerçeği düşünüldüğünde, tütün kullanımı ile mücadele bu hastalıkla insanoğlunun savaşındaki en önemli kilometre taşıdır.